Günümüzde tasarım ve dekorayon dünyasının genel eğilimlerini belirleyen temel estetik anlayışlarına uygun olarak hayatlarımızın her alanında kullandığımız onlarca farklı ürünü değişik çizgilerde buluruz. Bu değişik çizgilerin belirlenmesi tesadüfi değildir. Aksine belirli üsluplarda üretilen ürünlerin ve mobilyaların sahip oldukları çizgiler tamamen bilinçli ve uzun eğitimlerin neticesinde kazanılmış estetik anlayışlara aittir. Mobilyaların ve diğer tüm ürünlerin üsluplarını belirleyen bu estetik anlayışlarının başında gelen bir ekol de Minimalist ekoldür. Minimalist ekol özellikle teknoloji ürünlerinde kendisini göstermekle birlikte mobilya dizaynında da kendine hatırı sayılır bir yer elde etmiştir. Özellikle İskandinav ve Batı Avrupa mobilya tasarımlarında ve iç dekorasyon uygulamalarında bu üslubun çizgileri yaygın bir biçimde kendini göstermektedir. Bu üslubun dayandığı en temel prensip sadeliktir. Sade tasarımlar ferahlık ve konfor hissini vermekle birlikte mobilyalarda işlevi öne çıkartır. Hayatın bir çok alanında görebileceğimiz ve mobilyalarda da yaygın olarak kullanılan minimalist estetik anlayışından kısaca bahsetmek gerekirse:
Uzak doğu kökenli minimalist estetik anlayışı çok eski dönemlerden beri Japonya’da kullanılan sadelik ve estetiğin bir arada bütünleştiği bir estetik anlayışıdır. Ürünlerin ince detaylarının hizmet ettiği en öncelikli koşul işlevselliktir. Bu işlevsellik sayesinde mobilyaların kullanım alanı ve biçimi kullanıcılarının en rahat ve zahmetsizce yüksek verim alabileceği bir şekilde geliştirilmiştir. Görsel açıdan zenginlik katan ince detaylar minimalist estetik anlayışında eğer işlevsel bir değer taşımıyorlarsa kullanılmaz.
Hiç yorum yok: